GörüşmelerYazilar

Mehnaz Raufi (Bahailikten, Müslüman Olmaya Kadar)

Bahailikten dönmüş olanlarla sohbet

Bahailik bir fırkadır ki doğrudan doğruya sömürgeler tarafından tesis ve himaye ediliyor. Öyle bir fırka ki İran tarihinin geçmiş 200 yılı içinde sömürgenin asıl koluna ve destekçisi olarak bedel olmuştur.  Bu süre içinde İran milletinin itikadının aleyhine doğrudan ve dolaylı çeşitli tahrikleri olmuştur. Maalesef halkın çoğunluğunun bu fırka hususunda bilgileri azdır. Hatta Emir Kebir gibi İran’ın milli kahramanlarının terör saldırısıyla şehit edilmesi Bahailerle bağlantılıdır. Onların tetikçileri ile bu cinayet gerçekleşti. Şuanda bile İran milletinin dini ve milli menfaatleri aleyhine çeşitli faaliyetler yapmaktadırlar. Bizim Mehnaz Raufi ile yaptığımız söyleşiden bu faaliyetlerin bir bölümünü açıklamak istiyoruz. Mehnaz Raufi bu fırkadan dönenlerin içinde bize tanınanlardan biridir. Raufi meşhur biridir kitap ve makale yazmak gibi çeşitli faaliyetlerle bu fırkanın açıklanmasında önemli rolü vardır. Müslüman olmadan önce soylar boyunca bu fırkanın üyesi imiş. O Müslüman olduktan sonra bu fırkanın tebliği tehlikesi altında olan gençler için yazdığı kitaplarını gençlerin okumasında yarar var. 

Soru 1: Bahailerin sayıları ile ilgili istatistikten bize bir bilgi verirseniz sevinirim. Bazıları sayılarının çok olduğunu sanıyor.

Cevap 1: Genellikle halk öyle düşünüyor ki Bahailerin sayısı çok fazladır. Ama gerçek öyle değil. Onlar kendi sayılarının çok olduğunu söyleyerek abartıyor. Ben İran’ın vilayetlerinde araştırma yaptığımda her vilayette 1000 ile 2000 kişi arası Bahai olduğunu gördüm. Bunların toplamı İran genelinde 50 bin kişi buluyor. Her ne kadar sayıları az olmasına rağmen onlara birçok sorumluluk, teşkilatları tarafından veriliyor. Diyebiliriz ki Bahai teşkilatı 1 insana 10 kişi için tebligat ve Bahai çalışmaları zorunluluğu verilmiştir. Ben bu araştırmayı Bahai olduğum zamanlar da, müzisyen olduğum için gezdiğim İran şehirlerinde kalan arta zamanlarımda yapıyordum. Gittiğim şehirlerde Bahai nüfusu hakkında sorular soruyordum. Geçmiş rejim (Şah Rıza Pehlevi)  devrimden önce, Bahailerin imkânı en yüksek seviyede idi. Onların sayıları bugüne nazaran 2 katı idi. Ama bugün onlar çok azdırlar. Sayılarının az olmasından dolayı gaflete düşmemek gerekir. 

Soru 2: Size göre Bahailer, bizim yaşam tarzımızda ve yönlenmesinde ne kadar etkileri vardır?

Cevap 2: Bahailer her zaman ilk adım olarak zemini hazırlıyorlar. Kendi propagandaları için temeli hazırlıyorlar. Onların ve İslam düşmanlarının hedefi birdir ve İslam’ı yok etmektir. Bence hali hazırda bu yok etmek hedefinin birinci adımında kültürel hücum fazındadırlar. Maalesef bu konu üzerinde oldukça başarılı olmuşlardır. Onlar İslam’a inanan ama dini inançları pek kuvvetli olmayan(Yani O ailelere İslam miras olarak kalmış ve sadece İslam’ın adı var) aileler üzerinde etki bırakıyorlar. Kültürel anlamda aile inançları üzerinde nüfuz etmeleri tehlikelidir.  

Soru 3: Siz Bahailik aleyhine faaliyet gösteren bir kişi olarak halk için Bahai fırkasının hem sanal ortam hem de reel olarak tanıtılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap 3: Söyledikleriniz çok iyi bir şeydir. Bence bu konuda ne kadar çalışırsa çalışılsın yine azdır. Hem basılı hem de görsel (medya ve internet)  olarak halkı aydınlatmak gerekir. Halk, Bahailik entrikalarını anlayıp, bu bela ve kötülüğü kökünü toplumdan kazımış olana kadar çalışılmalıdır. Bence şehirdeki her mahallede, sokakta ve hatta camilerde halkı onlar hususunda aydınlatmak gerekir. Eğer biri dese ki bilgi vermek onların büyümesine sebep olur ben bunu kabul etmeyeceğim. Aksine ben buna inanıyorum ki bu bilgileri vermekle sanki toplumu onlar aleyhine bilgilendirmiş oluyoruz. Bu işi bırakıp bir kenarda beklersek onlar halkın zihnini tahrip etmiş olacaklar. İşte bizim görevimiz insanları, onların elinden kurtarmaktır. Bu iş dini bir derttir. Biz bu konularda insanları daha çok aydınlatmamız gerekir. Onların dini tebligat konusunda düşünce ve dertleri var, onların dertleri bu konuda daha çok olmalıdır.

Soru 4: Geçmiş günlerde Masum İmamlarımız hakkında hakaretler edildiğini duymaktayız. Sizce bu olayda Bahailerin parmağı var mıdır?

Cevap 4: Bence bu olayın kökünü araştırmak gerekir. Bu tahrikler nereden geliyor. Biz biliyoruz ki ilk olarak hakaretten önce zemini hazırlanır. Sonra gelip bazı adamlar Ehlibeyt İmamlarına hakaretler edip, İmamların kutsallığı hakkında şüpheler oluşturuyorlar. Onlar, İslam dininin zamanı geçmiştir diyorlar ve İslami itikada karşı duruyorlar. Aslında onlar İslami itikadın kökünü baltalıyorlar ve bu yönden kendilerinin ipka olmalarını sağlıyorlar. Bizde görüyoruz ki Bahai fırkası oluştuğu zaman onların misyonu İslam’la savaşmak ve İslam’ın kutsalları aleyhine tebliğ etmektir. Onlar bu konuda çok profesyoneldir.  Hiç kuşkunuz olmasın ki din karşıtı ve bizim dini inançlarımıza karşı yapılan bütün işlerde Bahailerin perde arkasında ajanlarının parmağı olmasın.

Soru 5: 2009 yılında İran da meydana gelen isyanda Bahailerin rolü olduğu ortaya çıkmıştır. Öyleyse neden onlar bir taraftan siyasetle ilgilenmediklerini iddia ediyorlar ama diğer taraftan bu tür işlerde parmakları var?

Cevap 5: Herkes tarafından anlaşıldığı gibi 2009 yılında ki isyanda Bahailerin parmağı varmış. Gelecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde onların müdahalesi olacağından şüphe duymayın. Çünkü onlar İran İslam Cumhuriyeti ile inatları ve özellikle Ehlibeyt mektebine karşı olan düşmanlıkları kesin olmuştur. Onlar İran da özgürlük harekâtı adı altında yabancı devletlerin İran üzerinde hâkimiyet kurmasını sağlamak için çalışmaktadırlar. Onlar İmam Hüseyin (as) hakikatleri ve bizim İmam Hüseyin (as)’dan örnek almamıza karşıdırlar. İmam Zaman (af) zuhuru için beklemeyi kabul etmiyorlar. Bu yüzden İran İslam Cumhuriyeti aleyhine çalışmaktan vazgeçmiyorlar. Ama zahirde diyorlar ki biz siyasetle ilgilenmiyoruz. Bunların bu sözü tamamen yalandır. Çünkü Bahaileri ortaya çıkaranlar İslam ve İslam hâkimiyetine karşıdırlar. Bence gelecek seçimde planları var. Eğer halk yeterince kendisini bu seçimlerde göstermezse onların birçok fitne planları var. Bahailik siyasetten doğulmuştur. Onlar yalan sözlerle kendilerini mazlum gösteriyorlar. Ama gerçek başka bir şeydir.

Soru 6: Acaba Bahailer sosyal medyaya( televizyon ve radyo gibi)  sahipler mi? Onların resmi propaganda kanalları var mıdır?

Cevap 6: Hayır. Bahailerin bir kanalı yoktur. Onlar sinsi bir şekilde diğer medya organlarına nüfuz ederek halka tebliğ yapıyorlar. Ama onların Dost Peyam adında bir radyo kanalları var. Bahailik propagandası yapılan bazı programları kaydedip yayınlıyor. Bazen de uyduda yer alan Pars Tv kanalında programlar yayınlıyorlar.  

Soru 7: Bahailikten dönen ünlülerden birisi Edip Mesudi’dir. Edip Mesudi hakkında bize bilgi verir misiniz? Neden Edip Mesudi ünlü biridir? Ondan bahsetmek neden önemlidir. Siz Bahailikten dönen ve meşhur olan Sayın Edip Mesudi ile bir sohbetiniz oldu mu? İlk olarak bize Edip Bey’in kişiliğinden bahseder misiniz?  Bu görüşmenizi bize belgesel olarak yayınlayacak mısınız?

Cevap 7: Edip Mesudi 45 sene önce (Şah Pehlevi Zamanında) din talebesiydi. Bahailer onu aldatarak, para vaadi ederek kandırmıştırlar. Edip Mesudi fakir olduğu için onlarla iş birliği yapıyordu. Bahailer bu parayı ona borç olarak vermişlerdi. Hatta onu ve ailesini tehdit etmişlerdi. Bundan dolayı Bahai olmuştur. Bahailer onu abartarak İran’ın büyük dini liderlerinden olarak tanıtıyorlardı. Onlar Edip Mesudi üzerinde büyük manevralar ve tebligatlar yaptılar. 18 yıl sonra Edip Mesudi şöyle hissediyor, Bahailerin baskısından kendini kurtarabilir. Bahai olduğundan tövbe edene kadar ki zaman içerisinde başından geçen tüm olayları ve yaşadıklarını 50 tane konuşma hazırlayarak gerçekleri halka açıkladı. Böylece Edip Mesudi halk gözünde büyük Bahai karşıtı olarak öne çıkıyor. Ben Bahaiyan adlı sitede onunla yaptığım görüşmeleri yayınladım. Benim, Edip Mesudi ile görüşmelerimi belgesel olarak bir sitede yayınlamak gibi bir niyetim vardır.

Soru 8: Siz hangi sebepten dolayı ve niçin Edip Mesudi ile görüşme yaptınız?

Cevap 8: Ben bilmiyordum. Bana, biri Edip Mesudi’nin Müslüman olduğunu söyledi ama yaşlı olduğu için kimseyle görüşmüyormuş. Benim yazar olarak görüşmemin ve anılarını yazmamın iyi olacağını söylediler. Allah’a şükrediyorum, Edip Mesudi ile detaylı bir görüşme yapabildim.

Soru 9: Siz neden Bahailik hakkında insanları aydınlatmak ve bilgi vermek konusunda bu kadar çaba sarf ediyorsunuz ?

Cevap 9: Bu benim işim. Kendimde geçmişte Bahai’ydim ve bu fırkayı iyi tanıyorum. Benim isteğim halkı aydınlatıp onlara bilgi vermek. Bu yüzden Bahailikten dönen insanlarla görüşüp onların hatıralarını yazıyorum.  

Soru 10: Bu konu hakkında bir kaynak veya kitabı tanıtabilir misiniz?

Cevap 10: Bahailikten dönen insanların fırka içerisinde mevki sahibiydiler. Başka bir değişle bunlar tanınmış büyük Bahailerdendir. Bu insanların hatalarını anlayarak Bahailikten dönüp güzel kitaplar yazmışlar. Bu kitaplar bizim için iyi bir bilgi kaynağı olabilir. Bunlardan biri Avare lakablı, Sayın Ayeti’dir ve kitabı Keşfül Hiyel’dir. Diğer başka önemli kaynak Sayın Muhtediyi Suphinin Baba Nasihatleri (Enderz  hayi-peder) adlı  kitabıdır. Bu ve bunun gibi kitaplar halka Bahailik hakkında bilgi verebilir.  

Soru 11: Bazı Gençlerimiz var ki Bahailik tebliğ yöntemlerinden bilgisi yok ve ayrıca Bahailer O gençlerin ilgi alanlarında pusuya yatmış beklerken, biz bu tehlikelerden habersiz olan gençlerimiz için ne yapmalıyız?

Cevap 11: Elimizden geldiğince onları aydınlatmalı ve gerçekleri söylememiz gerekir. Bu işte etkili olana kadar devam etmeliyiz. Gençlerde etki bırakabilmemiz için onların anlayacağı dilden konuşmamız gerekir. Yeni nesil gençlik için hikâye anlatımı çok ilginçtir. Gençler hikâyeye meraklıdır. Ben yazılarımı, yani bu fırka ile ilgili gerçeklerin anlatımını roman şeklinde sundum biliyorum ki gençler bu metodu beğeniyorlar. Bahailiği böyle bir yöntemle tanıtıyorum. Gençlere sesleniyorum, hasta olan bir topluluk, hasta olmayan bir toplumla zıttır. Sağlam olan bir toplumla sağlam olmayan toplum asla bir yerde olamaz. Yeni gençlerle irtibat kuruyorum.     

Soru 12: Geçmişte Bahai olan biri olarak şuan toplumda sizi taciz eden var mı?

Cevap 12: Hayır. Ben ve evlatlarımı kimse rahatsız etmiyor. Hatta iftihar ediyorum. Başım diktir. Hatta çocuklarım övünüyor ki annemiz geçmişte Bahai’ydi ama şimdi Anti Bahai’dir ve Bahailer aleyhine faaliyetler yürütüyor. Ben bu yolda şehadet için hazırım. İslam düşmanları bana karşı bir eylemde bulunurlarsa benim şehadetim karşısında çok küçük birşeydir.

Soru 13: Sohbetimiz sonunda bize anlatmak istediğiniz bir hatıranız varsa nakleder misiniz?

Cevap 13: Hatıralarım çoktur. Benim bir hatıram Bahailerin sembol yaratması ile ilgilidir. Bahai topluluğunda bulunan farklı ülkelerden misafirlerimiz vardı. Bize bu gelen misafirleri, büyük Bahailer unvan ederek onları örnek almamız gerektiğini söylüyorlar. Bunların Bahailikte çok başarılı ve rütbeli insanlar olduklarını söylediler. Bizlere bizim şehrimizde yüzme şampiyonu olan bir bayan tanıttılar. Onu başka ülkelerde madalya kazandığı yarışmalarda çıplak resimlerini göstermişlerdi. Bu gösteriyor ki Bahai toplumunda hicabın yeri yoktur. Bahailikte spor yaparken kadınların çıplak olmalarının sakıncası yoktur. Bu konu aklımda şu soruların oluşmasına neden oldu eğer benim örnek olacağım kişi bu bayansa benim çıplak olmamın hiçbir mahsuru yoktur. Ayrıca Bahai kitaplarına müracaat ettiğimizde görüyoruz ki kadınların hicabı konusunda herhangi bir yasak ve sınır yok. Sadece bazı yerlerde yazıyor ki şahıs kendi toplumuna bakması gerekir, o toplumun örfüne riayet etmelidir. Ama bu örf tek başına ahlaksızlığa mani olamaz, nefis isteklerine mani olamaz, böyle bir şahıs zahirde örfe riayet edebilir. Fakat Allah ve şeriattan korkusu yoksa o zaman herhangi bir ahlaksızlık yapabilir. Çok net hatırladığım Hemadan şehrinde Bahai teşkilatında Neimi adında bir hanım efendi vardı. Bu Bayan, o şehirdeki Bahai teşkilatlarının başındaki büyüklerinden ve örnek olarak gösterilen kişilerden sayılırdı. Sıfır kol elbise ve diz üstü etek çorapsız olarak giyerdi. Bu örnek bayanın görevi, Bahailiğin ruhaniyet ve maneviyatını Bahailik içinde propaganda yapmaktı. Aksine ben Müslüman olduktan sonra girdiğim dini İslami meclislerde durumu daha kibar ve nazik görüyordum. Asla bir çıplaklık görmüyordum. Bu durumları mukayese etmek benim için çok güzel bir hatıraydı.

اطلاعات بیشتر

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 × 2 =

Ayrıca kontrol edin
Kapalı
Başa dön tuşu